40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
3.334,69%0,33
10.219,40%-0,06
02:00
16 Aralık 2025 Salı
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ödül-ceza psikolojisi konusunu değerlendirdi.
İnsan beyni aldığı eğitime göre tepkisini değiştirir
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insan beyninin ödül-ceza sistemine verdiği tepkilerin hayvan beyninden farklı işlediğini belirterek, modern eğitim anlayışında içsel motivasyonun ön plana çıkarılması gerektiğini söyledi.
Hayvan beyninin cezaya daha önce tepki verdiğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “İnsan beyni aldığı eğitime göre tepkisini değiştirir. Çok cezayla yetiştirilmişse cezaya daha erken tepki verir; ödüle ise daha sonra karşılık verir. İnsan bunu değiştirebiliyor, yorumlayabiliyor. Hayvanda ise ceza tepkisi daha hızlıdır. Beyinde negatif olaylara tepki, pozitif olaylara tepkiye göre altı misli daha fazla ve hızlıdır.” dedi.
EEG testleriyle bu durumun ölçüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Beyin negatif uyaranlara 50 milisaniye içinde tepki verirken, pozitif uyaranlara tepki için 300 milisaniye gerekir. Yani beynimiz olumsuz bilgiyi olumluya göre yaklaşık 6 kat daha hızlı algılıyor.” dedi.
Serotonin süreci ödüllendirir, anlam katar
Modern nörobilimde “ödül-ceza” yerine “ödül ve kaçınma yolakları” tanımının kullanıldığını vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Köpeğe iyi davranış için şeker vermek, kötü davranış için cezalandırmak işe yarar. Ama insan beyninde sadece dopamin sistemiyle, dışsal motivasyonla ilerlemek kişiyi sahte davranışlara sürükler. Modern anlayış diyor ki, sadece dopamin değil; serotonin sistemini de çalıştırın. Çünkü serotonin süreci ödüllendirir, anlam katar.” diye konuştu.
Süreci ödüllendirin, içsel motivasyon gelişsin
Prof. Dr. Tarhan, insanın karakter ve sorumluluk bilincinin, dışsal ödüllerle değil süreç odaklı eğitimle geliştiğine işaret ederek, “Bir insana sürekli ‘şunu yap, al ödül; bunu yap, al destek’ derseniz, içsel motivasyon gelişmez. Hep başkasının gözüne bakan, müdür varken çalışan, kontrol edilmediğinde kaytaran insanlar yetişir. Halbuki insanın özerklik duygusu gelişmeli, yalnız kaldığında da doğruyu yapabilmeli.” ifadesinde bulundu.
Çocuklukta öğrenilen davranışlar tekrarla kişilik haline gelir
İnsan kişiliğinin yalnızca üçte birinin genetik olduğunu, geri kalanının ise epigenetik yani öğrenilmiş alışkanlıklardan oluştuğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Çocuklukta öğrenilen davranışlar tekrarla kişilik haline gelir. 6 hafta tekrarlarsanız alışkanlık, 6 ay tekrarlarsanız kişilik olur. Epigenetik mekanizmalar sayesinde beyin yanlış dürtüleri kapatabilir, doğru davranışları otomatik hale getirebilir.” şeklinde konuştu.
Baskı kültürleri zeki ama tembel bireyler yetiştiriyor
Prof. Dr. Tarhan, totaliter sistemlerin eğitim anlayışını da dikkat çekerek, “Otoriter, korku odaklı eğitim kültürlerinde insanlar genellikle pasif agresif olur. ‘Evet’ der ama yapmaz. Bu yüzden bu toplumlarda zeki ama tembel insan çoktur. Çünkü dışsal motivasyona bağımlı yetişmişlerdir. Yenilikçi ve girişimci bireyler bu nedenle az çıkar. Güvenli toplumlarda hukuk işler, kişi öngörülemez sürprizlerle karşılaşmaz. Yanlış yaptığında cezalandırılmak yerine öğrenme fırsatı sunulur. Bu yüzden özerklik, risk alma ve yenilikçilik gelişir. İçsel motivasyonun temelinde de bu güven vardır.” ifadelerini kullandı.
Modern çağın en büyük sorunu yalnızlık
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insan ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi için güvenli bağlanma, empati ve içsel motivasyonun önemine dikkat çekerek, “Modern çağın en büyük sorunu yalnızlık. Bunun arkasında egoların şişmesi ve çıkar odaklı yaşam anlayışı var. Oysa insanın çıkar değil, doğruluk odaklı öğrenmesi gerekiyor” dedi.
Güvenli bağlanma ve derin ilişkiler
Prof. Dr. Tarhan, yakın çevre ile kurulan ilişkilerin birey için bir güven alanı olduğunu belirterek, “Bir insanın birinci dereceden yakınlarıyla kurduğu bağlar derin ve anlamlıysa güvenli bağlanma vardır. Ev güven alanıdır. Sosyal ilişkiler de güvenli olabilir fakat anlamlılık açısından daha sınırlıdır” diye konuştu.
Bireylerin yalnızca iş yaşamıyla sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, insanların mutlaka amatörce uğraşacağı, keyif alacağı bir meşgalesi olması gerektiğini söyledi.
Narsistik bakış açısı yalnızlaştırıyor
Günümüzde ilişkilerin hızla tüketildiğine işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Şimdilerde ‘sana uymuyorsa git’, ‘yapamıyorsan ayrıl’ gibi yaklaşımlar öne çıkıyor. Bu, narsistik bir bakış açısıdır. ‘Sen değerlisin, sen önemlisin, herkes sana uymak zorunda’ anlayışı insanı yalnızlaştırıyor” şeklinde konuştu.
Çıkarcı olmak mı, erdemli olmak mı?
Kapitalist sistemin çıkar odaklı bir ahlak anlayışı öğrettiğine vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, “Kapital sistem ‘çıkarcı olmak kârlıdır’ diyor. Ancak içsel motivasyonu önceleyen eğitim anlayışları ‘erdemli olmak kârlıdır’ der. Çünkü erdemli olan kişi orta ve uzun vadede kazanır, çıkarcı olan ise kısa vadede kazansa da sonunda kaybeder” diye konuştu.
Pozitif disiplin ve ödül sistemi
Öğrenme süreçlerinde ödülün esas, cezanın ise istisna olması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Beyin korkuyla değil, anlam ve amaç odaklı öğrenmeyle kalıcı şekilde öğrenir. Çocuklara hata yaptıklarında bağırmak ya da cezalandırmak yerine, o hatayı bir öğrenme fırsatına dönüştürmek gerekir. Böylece çocukta suçluluk yerine sorumluluk ve empati gelişir.” ifadesinde bulundu.
İçsel motivasyonun 3 temel unsuru
Prof. Dr. Tarhan, bireyde yetkinlik, özerklik ve kendini aşan bir amacın varlığının içsel motivasyonun temel unsurları olduğunu belirterek, “Dış ödül odaklı kişiler rüzgârla giden yelkenli gibidir. Rüzgâr yoksa ilerleyemezler. İçsel motivasyonu olan kişiler ise buharlı gemi gibidir; kendi gücüyle yol alabilir. Bu nedenle eğitim sistemleri bireye içsel motivasyonu öğretmelidir” dedi.
İnsanın kendini değerlendirme biçimi ilişkilerini doğrudan etkiliyor
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanın kendini değerlendirme biçiminin hem kişisel gelişimi hem de toplumsal ilişkileri doğrudan etkilediğini dile getirerek, “Öz güven, kişinin olumlu yönlerini görüp onları öne çıkarırken olumsuz yönlerine karşı da önlem almasını sağlar. Ancak öz beğeni, kişinin kendini kusursuz görmesine yol açar. Bu da narsistik kişilik yapısına zemin hazırlar” diye konuştu.
Fedakârlık şeması merhamet yorgunluğuna yol açar
Prof. Dr. Tarhan, bazı kişilik yapılarında fedakârlığın aşırıya kaçtığını kaydederek, “Fedakârlık şeması olan kişiler herkese iyilik yapmak zorunda hisseder. İyilik yaptığında iyi, yapmadığında kötü bir insan olduğunu düşünür. Hak edene de etmeyene de aynı şekilde davranır. Karşılığında nankörlük gördüğünde ise yıkılır, kendini suçlar. Bu noktada suçluluk duygusu gerekçesi biliniyorsa öğrenmeye dönüşür; ama gerekçesiz suçluluk hastalıktır. Yoğun suçluluk ve yetersizlik duyguları depresyon belirtileridir.” ifadesinde bulundu.
İnsan kendini aldatma ustasıdır
İnsanın en büyük tuzaklarından birinin zihinsel zaafları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “İnsan çok zeki olmasına rağmen aptalca şeyler yapabilir. Çünkü insan kendi kendini aldatma ustasıdır. Hızlı kararlar çoğu zaman zihinsel tuzaklara yol açar. İçsel motivasyonu güçlü olanlar ise olayları daha iyi analiz eder ve cezaya gerek kalmadan doğruyu seçer” diye konuştu.
Fiziksel görünüm kutsallaştırıldı, toplum dopamin bağımlısı oldu
Sosyal medyanın fiziksel görünüme aşırı vurgu yaptığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Bugün gençsen, güzelsen, yakışıklıysan değerlisin; değilsen değersizsin anlayışı hâkim. Hollywood dopamin endüstrisi gibi çalışıyor. Oysa asıl olan serotonin toplumudur. Anlam, sanat, edebiyat, şiir ve kendini aşan amaçlarla elde edilen mutluluk daha kalıcıdır. Dopamin toplumu tüketim kültürünü körüklerken, serotonin toplumu erdemi ve anlamı öne çıkarır” şeklinde konuştu.
Özgürlük sorumlulukla dengelenmeli
Prof. Dr. Tarhan, özgürlüğün yanlış anlaşıldığını belirterek, “İnsan özgürdür ama sorumsuz değildir. Başkasına da kendine de zarar verme özgürlüğü yoktur. Örneğin bağımlılık tedavisinde kişi algıları bozulduğu için kendi kararını veremez. Böyle durumlarda zorunlu tedavi uygulanır. Özgürlük, sorumlulukla dengelenirse gerçek anlamına kavuşur. Özgürüz ama sorumsuz değiliz. Özgürüz diye başkasına zarar verme özgürlüğümüz yok. Kendimize de zarar verme özgürlüğümüz yok.” dedi.
Karma inancı ve yüksek bir anlamın parçası olmak güven sağlar
İnsanın belirsizliğe tahammül edemediğini hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, “Beyin belirsizliği tehdit olarak algılar. Bu nedenle insan yaşadığı olayları mutlaka anlamlandırmak ister. İnanç sistemleri, kültür ya da yüksek bir amaca bağlanma bu noktada devreye girer. Kişi kendini daha büyük bir anlamın parçası hissettiğinde belirsizlik azalır, güven duygusu artar. Anlam ve inanç, insan zihninde koruyucu bir kalkan görevi görür. İnsan yaşadığı olayları anlamlandırıyor ve bir inancın parçası oluyor. Karma da anlamlandırma yapıyor. Yüksek bir anlamın parçası olmak kişi de belirsizliği gideriyor. Kendini güvende hissediyor. Korkular azalıyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Nilüfer Belediyesi, 19-31 Aralık tarihleri arasında düzenleyeceği “Nilüfer Yeni Yıl Festivali” kente yılbaşı coşkusunu getirecek. Her gün farklı konserlerin, gösterilerin ve alışveriş stantlarının yer alacağı festival, 31 Aralık gecesi sevilen sanatçı Ufuk Beydemir’in konseriyle final yapacak.
Nilüfer Belediyesi, 2026’ya sayılı günler kala kente renk katacak, her yaştan vatandaşı bir araya getirecek kapsamlı bir festivale hazırlanıyor. 19 Aralık’ta başlayacak olan “Nilüfer Yeni Yıl Festivali”, ay sonuna kadar devam edecek etkinliklerle Nilüferlilere keyifli bir yeni yıl atmosferi sunacak.
ALIŞVERİŞ, LEZZET VE EĞLENCE BİR ARADA
Festival alanında kurulacak özel stantlar, ziyaretçilere hem alışveriş yapma hem de farklı lezzetleri tatma imkanı sağlayacak. Vatandaşlar, el emeği ürünlerin ve hediyelik eşyaların sergilendiği stantları gezerek yılbaşı alışverişlerini yaparken, sokak lezzetleri alanında ise birbirinden farklı tatları deneme fırsatı bulacak.
Etkinlikler kapsamında özellikle çocuklar ve gençler için hazırlanan buz pateni alanı, festivalin en hareketli noktalarından biri olacak. Ayrıca festival süresince gerçekleştirilecek sihirbaz gösterileri, tiyatro oyunları, köpük partileri, bubble show (baloncuk gösterisi) ve poi flow performansları, ziyaretçilere görsel bir şölen yaşatacak.
MÜZİK DOLU GÜNLER VE UFUK BEYDEMİR FİNALİ
Festival boyunca kurulacak sahnede her akşam farklı bir müzik grubu veya sanatçı performans sergileyecek. İstanbul Girls Band, Safa Zakir, Gökay Işıkbol, Cansu Ayaz, Daha Neler Band ve Ritmix Show gibi pek çok ismin sahne alacağı festivalde, müzikseverler farklı tarzlarda müzik dinleme şansı yakalayacak.
13 gün sürecek festivalin finali ise yılın son gününde yapılacak. Yeni yıl coşkusunun zirveye çıkacağı 31 Aralık akşamı, sevilen sanatçı Ufuk Beydemir sahne alarak Nilüferlilerle buluşacak.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin Avrupa İş İstatistikleri 2019/2152 sayılı yönetmeliğinde yaptığı düzenleme çerçevesinde yürütülen uyumlaştırma çalışmaları kapsamında, Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri’nde gerçekleştirilen revizyona bağlı olarak, Girişimcilik ve İş Demografisi göstergeleri de revize edilmiştir.
Girişimlerin 2024 yılında doğum oranı 15,8 oldu
Bu girişimlerin istihdam yaratma payı %4,9 oldu. Girişimlerin 2023 yılındaki doğum oranı ise %15,5 ve istihdamdaki payı %4,9 olarak gerçekleşti.
Girişimlerin doğum oranı (%), 2015-2024 Doğan girişimlerin istihdam yaratma payı (%), 2015-2024
Doğan girişimler incelendiğinde, 2024 yılında en yüksek payı %32,1 ile toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektörü aldı. Bu sektörü sırasıyla, %16,8 ile ulaştırma ve depolama ve %10,1 ile inşaat sektörleri takip etti.
İllere göre 2024 yılında doğan girişimlerden en yüksek payı %25,8 ile İstanbul aldı
İstanbul’u sırasıyla %7,5 ile Ankara ve %6,5 ile İzmir takip etti.
İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması düzeylerine göre doğum göstergeleri, 2024
Girişimlerin 2022 yılında ölüm oranı %12,9 oldu
Ölen girişimlerin istihdamdaki payı ise 2022 yılında %4,2 oldu. Girişimlerin 2021 yılındaki ölüm oranı %11,9 iken istihdamdaki payı %4,1 olarak gerçekleşti.
Girişimlerin ölüm oranı (%), 2013-2022 Ölen girişimler nedeniyle kaybedilen istihdam payı (%), 2013-2022
Ölen girişimler incelendiğinde, 2022 yılında en yüksek payı %35,0 ile toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektörü aldı. Bu sektörü sırasıyla, %16,3 ile ulaştırma ve depolama ve %10,6 ile konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri sektörleri takip etti.
İllere göre 2022 yılında ölen girişimlerden en yüksek payı %25,7 ile İstanbul aldı
İstanbul’u sırasıyla %7,0 ile Ankara ve %6,0 ile İzmir takip etti.
İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması düzeylerine göre ölüm göstergeleri, 2022
Girişimlerden 2023 yılında doğanların %78,3’ü 2024 yılında hayatta kaldı
Girişimlerin 2022 yılında bir yıllık hayatta kalma oranı %75,2, iki yıllık hayatta kalma oranı %58,6 olarak gerçekleşti.
Doğum yıllarına göre hayatta kalma göstergeleri (%), 2019-2023
Hızlı büyüyen girişimler oranı 2024 yılında %14,4 oldu
Aynı yıl için ceylan girişimler oranı ise %2,4 oldu.
Yıllara göre hızlı büyüyen ve ceylan girişimler (%), 2020-2024
Hızlı büyüyen girişimlerin 2024 yılında %23,5’i imalat, %20,5’i toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı ve %15,2’si ise inşaat sektöründe faaliyet gösterdi.
Ceylan girişimlerin 2024 yılında %27,0’ı imalat, %15,2’si toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı %12,4’ü ise inşaat sektöründe faaliyet gösterdi.
İmalat sanayinde 2024 yılında doğan girişimlerin %57,8’i düşük teknoloji ürünleri üretti
İmalat sanayinde 2024 yılında doğan girişimlerin %29,6’sı orta düşük, %11,7’si orta yüksek, %0,9’u ise yüksek teknoloji düzeyine sahip ürünleri üreten girişimler oldu.
İmalat sanayinde doğan girişimlerin teknoloji düzeyine dağılımı (%), 2015-2024 
Kuruluş yılı 2016-2020 arası olan girişimlerin 2024 yılındaki ciro payı %16,6 oldu
En yüksek ikinci ciro payına ise %14,1 ile 2011-2015 yılları arasında kurulan girişimler sahip oldu.
Kuruluş yılı 2016-2020 arası olan girişimlerin 2024 yılındaki istihdam payı %20,1 oldu
Girişimlerden 2021 ve sonrasında kurulanlar ise %17,4’lük istihdam payına sahip oldu.
Kuruluş yılı 1990 ve öncesi olan girişimlerin 2024 yılındaki ihracat payı %17,3 oldu
Girişimlerden 1996-2000 arasında kurulanlar ise %16,3’lük ihracat payı ile ikinci en yüksek orana sahip oldu.
Kuruluş yılı 1990 ve öncesi olan girişimlerin 2024 yılındaki ithalat payı %28,4 oldu
Girişimlerden 1996-2000 arasında kurulanlar ise %16,3’lük ithalat payı ile en yüksek orana sahip oldu.
Girişimlerin kuruluş yıllarına göre ekonomik göstergeleri (%), 2024 
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
İBB Kadın ve Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (Oxfam KEDV) iş birliğiyle düzenlenen Nahıl Yılbaşı Alışveriş Şenliği, bu yıl da Türkiye’nin dört bir yanından kadın kooperatiflerini İstanbullularla buluşturuyor. Deprem bölgesi başta olmak üzere 44 ilden 101 kadın kooperatifinin el emeği ürünleri, 17 – 21 Aralık tarihlerinde Galataport İstanbul Saat Kulesi Meydanı’nda ziyaretçilerin beğenisine sunulacak.
1986 yılından bu yana kadınların yaşamlarını ve toplumlarını dönüştürmeleri için çalışan KEDV, kadın kooperatiflerinin üretimlerinin geniş kitlelere ulaşmasını desteklemek amacıyla bu yıl ikinci kez Yılbaşı Alışveriş Şenliği’ni gerçekleştiriyor. İBB Kadın’ın iş birliği ve desteğiyle hayata geçirilen şenlik, kadınların ekonomik olarak güçlenmesini, kooperatiflerin doğrudan gelir elde etmesini ve dayanışma ekonomisinin büyümesini hedefliyor.
Şenlik kapsamında, kadınların el emeğiyle ürettikleri yılbaşı hediyelikleri, tekstil ürünleri, takı ve aksesuarlar, ev tekstili, doğal gıda ürünleri ve seramikler özel olarak kurulan stantlarda satışa çıkacak. Ayrıca Hatay kömbesi, turunç reçeli, Adıyaman pestili, Malatya kuru kayısısı gibi coğrafi işaretli ve yöresel ürünler de şenlikte yer alarak kadın üreticilerin emeğini görünür kılacak.
Galataport İstanbul’un ev sahipliğinde ve İBB Kadın’ın koordinasyon desteğiyle düzenlenen Nahıl Yılbaşı Alışveriş Şenliği, 17 – 21 Aralık tarihlerinde 10.00–21.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Konya Valisi İbrahim Akın ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Şeb-i Arus programları vesilesiyle Konya’ya davet edilen farklı ülkelerden büyükelçileri ve eşlerini misafir etti. Başkan Altay, büyükelçilerin Konya’nın tarihini ve kültürünü yakından tanıma fırsatı bulduğunu belirterek, “Bu tür ziyaretler ülkeler arasındaki kardeşlik ilişkilerinin artmasına vesile olurken şehirler arasındaki ticaretin ve kültür paylaşımlarının artmasına da vesile oluyor. Misafirlerimizi Hz. Mevlana’ya ve Konya’ya yakışır bir şekilde ağırladık” dedi. Konya’da sıcak bir ev sahipliğiyle karşılandıklarını kaydeden büyükelçiler, ziyaretin özellikle ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sunacağını söyledi.
Konya Valisi İbrahim Akın ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Şeb-i Arus programları vesilesiyle Konya’ya gelen büyükelçileri ve eşlerini ağırladı.
Akyokuş Kasrı’nda gerçekleşen programla ilgili açıklamalarda bulunan Başkan Altay, Şeb-i Arus programlarının bu yıl da çok yoğun bir şekilde devam ettiğini, bu kapsamda birçok ülkeden misafiri Konya’da ağırladıklarını ifade etti.
“MİSAFİRLERİMİZİ HZ. MEVLANA’YA VE KONYA’YA YAKIŞIR BİR ŞEKİLDE AĞIRLADIK”
Konya’ya gelen bütün büyükelçileri ve Ankara’da elçiliği bulunan bütün ülkeleri Şeb-i Arus programlarına davet ettiklerini ve sekiz ülkeden büyükelçinin eşleriyle birlikte Konya’ya geldiğini kaydeden Başkan Altay, “Hem Konya’nın tarihini, kültürünü tanıma fırsatı buldular hem de Konya’nın gastronomisini onlara Akyokuş Kasrı’nda ikram etme imkanı bulduk. Bu tür ziyaretler ülkeler arasındaki kardeşlik ilişkilerinin artmasına vesile olurken şehirler arasındaki ticaretin ve kültür paylaşımlarının artmasına vesile oluyor. Onun için bu tür programları, ziyaretleri önemsiyoruz. Misafirlerimizi Hz. Mevlana’ya ve Konya’ya yakışır bir şekilde ağırladık” diye konuştu.
Uluslararası görevleri vesilesiyle birçok ülkeden şehirle kardeş şehir ilişkileri kurma ve yakın çalışma imkanı bulduklarını da anımsatan Başkan Altay, “Bu vesileyle ülkemizde bulunan büyükelçilerle de şehrimiz adına ilişkilerimizi güçlendirmek için çeşitli faaliyetler yürütüyoruz. Kendileriyle şehirler arasındaki ve ticaret insanları arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusunda da istişarelerde bulunduk” değerlendirmelerinde bulundu.
BÜYÜKELÇİLER KONYA’YI ÇOK BEĞENDİ
Şeb-i Arus törenleri için Konya’da bulunmaktan dolayı büyük mutluluk duyduklarını belirten büyükelçiler ise şehrin tarihi mekanlarını gezdiklerini ve çok beğendiklerini söyledi. Konya’da sıcak bir ev sahipliğiyle karşılandıklarını kaydeden büyükelçiler ziyaretin özellikle ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sunacağını kaydetti.
Büyükelçiler ve eşleri Konya ziyaretleri kapsamında; sema programının yanı sıra; Mevlana Müzesi, Panorama Konya Müzesi, Tropikal Kelebek Bahçesi gibi tarihi ve turistik mekanları da gezerek Konya’yı yakından tanıma fırsatı buldu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı